Culture Factory Polymer
Estonya’nın başkenti Tallinn’in
Kristiine bölgesinde kurulu olan Polymer kültür fabrikası (Culture Factory
Polymer), disiplinler arası bir sanatsal yaratım merkezidir. 2003’te kurulmuş
olan CFP, alternatif ve informel yapısıyla, Avrupa Bağımsız Kültürler
Merkezinin üyesi olup önemli bir sanat merkezi durumundadır.
CFP, otuzu aşkın sanatçının ve
çeşitli kültür organizasyonun birlikte yaşadığı ve farklı sanatsal alanlarda
çalıştığı işbirliklerine açık bir yerleşke biçiminde kurulmuştur. Kar amacı
gütmeyen kurum bir platform olarak çalışmaktadır. Tallinn merkez olmak üzere,
bu platformda, alternatif kültürel oluşumlara ve sanatsal yaratılara destek
sağlamaktadır. Bunun yanında CFP, halka açık etkinlikleriyle,
sanatçı-eser-izleyici arasında katılım ve işbirliğine dayalı projeler
gerçekleştirmektedir. CFP, farklı sanatsal ve kültürel etkileşimlere açık
yapısını aynı zamanda Sanatçı Değişim Programlarıyla zenginleştirmeyi hedeflemektedir.
Her yıl Ağustgos ayında, Polymer,
iki hafta süren bir Uuslararası Güncel Sanat Festivali düzenlemektedir.Festival
süresince, sergiler, workshoplar, konserler, filim ve dans gösterileri
yapılmaktadır. Festival hakkında detaylı bilgi için aşağıdaki linki tıklayınız.
http://kultuuritehas.ee/?page_id=11
2012 ylında düzenlenecek olan
festivale, “City As a Home” isimli
projesiyle Bağımsız Sanatçı ve Küratör Seçkin
Aydın davet edilmiştir. Bu proje, dünyanın birçok şehrinde, eşzamanlı
olarak gerçekleştirilen workshopların dokümantasyonunun, festival kapsamında
sergilenmesiyle gerçekleştirilecektir.
Bir Ev olarak Şehir
Bu proje, kenti, kendi özel
alanlarına dönüştürmek amacıyla, dünyanın farklı şehirlerinde geçici veya
sürekli olarak yaşayan sanatçıların, gerçek zaman ve gerçek mekanlarında, yani
sokaklarda, caddelerde, istasyonlarda, kaldırımlarda, parklarda vs. kentin herhangi
bir yerine veya kente dair herhangi bir unsura yapacakları sanatsal
müdahalelerden oluşmaktadır.
Sergi, giderek mahremiyetini
yitiren özel hayatın kendi sınırlarının dışına çıkarak kamusal alanda anlık
veya sürekli çatlaklar yaratarak, özel hayatın sembolü olan evin dışında bile
evi anımsatacak müdahalelerde bulunmayı amaçlamıştır. Formal ve informal
kuralların yanısıra, teknoloji tarafından da yoğun bir kontrol altında tutulan
günlük yaşamın sınırlarını zorlayarak, bireyin, toplum ve sistem karşındaki/içindeki
konumunu kendisinin belirlemesidir. Özel hayatın kamusal hayata karşı
geliştirdiği bir karşı tavırdır. Vahşi kapitalizmin, kendisi gibi
vahşileştirdiği kenti tekrar ev-cilleştimektir.
Günümüz dünyasında çağdaş sanat
pratiklerinin kuramsal kaygılarını genel olarak dünyayı yaşanılabilir kılmaktan
öte, aynı zamanda başka türlü toplumsal yaşam olasılıkları üzerine bakışımlar
gerçekleştirmek ve bu yönlü pratikler ortaya koymak oluşturuyor. Bunun aynı
zamanda, kapitalist modernitenin egemen toplumsallığını halkların lehine
dönüştürmek biçimde bir ütopyanın gerçeklik kazanmasını da kendi ufkunda
barındırması gerektiğini düşünüyoruz. Bu anlamda, ulusların kendi insanlık
değerlerini ve aynı zamanda demokratik değerlerini, tüm insanlığın demokratik
kazanımlarına eklemleyebilmesi, dünyaya, tarihe, topluma bakışımlarını
zenginleştirecek deneyimlerin paylaşılması sanatçıların bu yönlü katkılarını
gerekli kılıyor.
Küresel dünya gerçeğinde,
ülkeler, kentler bu anlamda kendilerini kültürel olarak sahneye sürerler.
Bununla beraber hem finanssal, hem kültürel, hem de diplomatik açıdan yeni
birleşmeler, uzlaşmalar bu anlamda diyaloga açık platformlarda tartışılma
imkanı bulur. Çağdaş sanatın son birkaç on yılına baktığımızda diyebiliriz ki
küresel anlamda bu türden birleşmelerin uzlaşmaların, kendini tanıtma
olanaklarının ana sahnesini oluşturmuştur.
Bu anlamda Ağustos ayı içerisinde
kuzey Avrupa ülkesi Estonya’nın başkenti Tallinn’de gerçekleştirmeyi
düşündüğümüz sergi projesini bu türden kaygılarla ele alıyoruz. “Bir Ev olarak
Şehir” projesi, özel alan, kamusal alan bölünmesine ya da iç içeliğine odaklı
bir proje olmaktan ziyade, bir yere-mekana kişinin kendi bireysel gerçekliği
kadar, toplumsal gerçekliğini, hem sanatsal hem felsefi ve aynı zamanda politik
olarak nasıl yayabilir sorusu üzerinden kendine göre kılabildiği cevaplar
arıyor.
Bu proje, iki yıla yakın bir süre
zarfında üç bölüm şeklinde tasarlandı. Bunun ilk bölümü, Ocak 2011’de “Evvel
Mekan İçinde” adıyla Diyarbakır’da gerçekleştirildi. İlk projede amaçlanan, bir
mahrem alanı-“evi” Marx’ın ifadesiyle, “bir toplumsal aralık olarak”
tasarlamaktı. Bu şu demekti; egemen üretim ve paylaşım biçimleri dışına
çıkabilmek, mahrem bir alanı başka türlü bir sosyalliğin/insanlığın ortaya
konulabileceği bir ara alan yaratabilmekti. Eve başka türlü bir yerleşme söz
konusuydu. www.evvelmekanicinde.blogspot.com
İkinci bölüm, “Evden oluş-Yeniden
yerleşme” adıyla, 2011 Aralık’ında, Çek
Cumhuriyetinde gerçekleştirildi. İkinci bölümde amaçlanan, yeni, farklı, bir
mekana yerleşirken, bireyin o mekana getirdiği tarihi, toplumu, ne düzeydedir,
ve bu kişisel hafızada, yeni mekana yansıyan, orayı dönüştüren, kendine göre
kılan neler söz konusudur? Türünden sorulara cevap aramaktı. www.inthehomyspace.blogspot.com
Ağustos ayı içerisinde
gerçekleşmesi planlanan “Bir Ev olarak Şehir” projesinde de; “bir kenti kendi
evimize dönüştürüyoruz, dönüştürürken, kendi evimizi, içinde en rahat
edebileceğimiz şekilde nasıl dizayn etmek istiyorsak, içinde nasıl
özgürleşeceksek öyle dönüştüreceğiz” .
Charles Boudelaire’in
cümleleriyle; “Evden uzakta olmak, ama halen kendini evde hissetmek; dünyayı
görmek, dünyanın merkezinde olmak ama dünyadan gizlenmek...”
Kürator: Seçkin Aydın
Sanatçılar:
Arzu Arda Kosar
Aslı Işıksal
Barış Seyitvan
Burçin Ünal
Ernest Truelly
Gül Aydın
Hüsnü Dokak
Justin Tyler Tate
Menekşe Samancı
Meral Yağcı
Niyazi Selçuk
Samet Aydın
Sevda Yavuz
Sevval Şener
Şefik Özcan
Uğur Orhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder